Duyarlılığın şov haline gelmesi, tamamen yok olmasıdır.
Facebook,Twitter'dan başka internet mecrası kullanmayıp, 'bugün internetle her türlü bilgiye ulaşıyorum yaa' demek de, akıl tutulmasıdır.
Öne sunulan şey, yapılmasını beklenen şeydir. Öne sunulanı yapmazsan, dışlanırsın demenin en kibarca ama en küstahça hali, çook kısıtlı duyarlılığın (ki duyarlılık mı tartışılır) 'yap' emriyle bize çok özgür ortamlar olduğu pompalanmış olan 'sosyal medya' gibi mecralarda emredilmesidir. Şov haline getirilmesidir.
Sadece belli insanların istediği şeylere karşı duyarlı olmamız isteniyor. Evet, herkes engellenemez biçimde dünyanın aslında ne kadar kötü bir yer olduğunun farkında, ne kadar kötüye gittiğinin, ne kadar haksızlık,adaletsizlik barındırdığının.. Bunların engellenebilir bir tarafı yok, her insanın bunlara karşı öfkelenmesi de doğal seleksiyon. Bu noktada verilecek tepki ise, kurulmuş olan bu düzenin salahiyeti için 'kontrol' altına alınmalı, veya en başta nelere tepki verileceği belirlenip insanlar buna göre yönlendirilmelidir.
İnsanların doğal olarak içinde bulunan öfkeyi dışarı atabilmeleri, bu yöndeki benliğini gerçekleştirmeleri kaçınılmazdır. Sistemin muhafazakarları da bunun farkındadırlar. Bu yüzden bu benliğin ne şekilde gerçekleştirileceğini kontrol altında tutmak isterler, veya neye tepki verileceğini, hatta verilmesi gerektiğini bizlere aşılarlar. Buna ben bilinçsiz bilinç diyorum ki çok geniş bir konudur ayrıca bir yazı konusu, hatta abartmıyorum tez konusudur.
Sadece bilmemiz istenen şeyleri biliyoruz, ulaşmamız istenen kadarına ulaşabiliyoruz. Tepki vermemiz istenen şeylere sadece tepki veriyoruz. Tepki verdiğimizi zannettiğimiz için de asıl olanı görmek için kafamızı kaldırma ihtiyacı hissetmiyoruz. En zeki olanlarımız bile limitli düşünmeye mahkum kalıyor. En çok araştıranlarımız bile sadece çok az şeyi , sunulanı araştırmakla yetiniyor çoğu zaman.
Aslında internet, kurulu düzenin mufazakarları(bundan sonra kdm) için ciddi bir tehlike potansiyeline sahip. Mesela hiç duyulmasını istemedikleri Arakan'da ki Müslüman Türk katliamları, internet yoluyla, hatta kontrol altındaki sosyal medya da bile az çok duyulmuş vaziyette. Arakan katliamı ne mi? Buyurun inceleyin:
1) https://www.youtube.com/watch?v=44Ur3ych3EA
2)http://www.internethaber.com/arakan-katliam-budist-burma-myanmar--447245h.html
Sıkmamak adına iki adet link koyuyorum, detaylı bilgi Google'da dahi mevcut, sosyal medyadan kafasını kaldırıp dünya da GERÇEKTEN neler oluyor acaba diyenler okuyabilir.
Veya yine internet sayesinde, unutulması, yaşanmamış sayılması kabul edilsin diye uğraşılan şeyler asla unutulmaz hale gelebilir. Mesela Bosna Soykırımı gibi. Soykırım deyince aklımıza sadece kdm nin güdümündeki Ermeni Soykırımı lobileri geldiği için, insanlığın modern zamanlarda yaptığı bu soykırımı unutmuş görünüyoruz. Bugün kdm tarafından sürekli gündeme taşınan soykırımların hemen hepsi, dünyanın 1. ve 2. savaşlarına ait olaylar olup, örneğin bizi 1. dereceden ilgilendiren Ermeni Soykırımı iddiasında olduğu gibi, kanıtlar ve belgeler inanılmaz derece yetersiz ve tek taraflı olup, soykırıma uğradığını iddia eden taraf kendisini adeta bir melek olarak addetmekte, soykırım yaptığı söylenen, üstelik 600 yıl kardeşçe çatısı altında yaşanılan devlet ise şeytan ilan edilmektedir.
Bu konuya biraz ilerde tekrar temas edeceğim, Bosna Soykırımı'na dönelim. Bu soykırım için, duyarlı sevgi kelebeklerimizin, hani o söz konusu Kürt sorunu olduğunda ağzından tükürükler saçarak 'özgürlüüük hurraaa' diye konuşan insanların,Ermeni soykırımını peşinen var kabul edip her yıl anma törenlerinde yer alanların, her insanlık dramına eşit mesafede oldukları için bunları yaptıklarını beyan edenlerin, 1993 yılında yapılmış, yani internet dahil uydu teknolojilerinin fazlasıyla kullanılıp haber alma konusunda yepyeni bir çağda olunan bir zaman diliminde gerçekleşmesine rağmen, tek bir emirle önlenebilir olmasına rağmen, bugün inanılan tüm insani değerleri sahiplenen Batı Dünyası 'nın tek bir Dur demesiyle , tek bir sözüyle engellenebilir olmasına rağmen GERÇEKLEŞMİŞ olmasına ses çıkarmaması, aptallık değil de , ikiyüzlülük değil de nedir?
Hatırlamak için de uzağa gitmeye gerek yoki wikide bile bilgi mevcut bu konuda:
1) https://tr.wikipedia.org/wiki/Bosna_Soyk%C4%B1r%C4%B1m%C4%B1
2) https://tr.wikipedia.org/wiki/Srebrenitsa_Katliam%C4%B1
Aynı bağlamdan devam edelim. Akşam haberlerinde sürekli olarak görmekten ezberlediğimiz Işid. Ya hu bu adamlar iğrenç, gerçekten rezalet, insan değiller, insan hayatına kastediyorlar, insanlıktan çıkmışlar evet. Ama bize bunun karşısında 'kahraman' olarak gösterilen, Ayn-el Arab'ı sözüm ona kahramanca, insanlık için savunan PYD(bildiğimiz PKK) sanki insanlığın son umudu gibi gösteriliyor. ABD açık açık her türlü yazılı-görsel basında PYD desteğini ve bu desteğin 'hayati' olduğunu haykırıyor. -- Anti parantez, kürtçülerin bir çoğu da emperyalizm karşıtı, nasıl oluyor da ABD'nin bu kadar açıktan desteklediği, yürü ya kulum dediği yapıların fanatiği oluyorlar? Bir sormak lazım.---
Buyurun ABD'nin PYD desteğiyle ilgili en bilinen medyadan bir iki haber:
1) http://www.sabah.com.tr/dunya/2015/06/23/abdden-pydye-tam-destek
2)http://www.milliyet.com.tr/abd-den-kobani-de-savasin-seyrini-gundem-1957139/
Evet bütün bunları gördükten sonra şimdi PYD'nin Işid'den zerre farkı olmadığını da görelim :
Not: Linklerde bazı videolar var, rahatsız olacak olanlar açmasın, zira Işıdin kafa kesme videolarından farkı yok.
1) http://www.islahhaber.net/pyd-den-kamisli-da-turkmen-katliami---video--40776.html
2) http://www.tevhidigundem.com/pyd-kamislida-katliam-yapti-35-olu-2944h.htm
3) PYD= PKK olduğunu ve bugün gerek sosyal medya gerek hakim medya da pkk nın barış güvercini olmasına binaen, yine IŞID denktir PKK/PYD olduğunu görmek adına :
- http://onedio.com/haber/pkk-nin-kanli-saldirilari-391178
- http://www.pkkeylemleri.com/ (oldukça geniş bir site)
Şimdi de kendi iktidarımızın desteklediğini açık açık söylediği, Esad zulmüne karşı adeta tutunacak sağlam bir dal olan Işid'ın kendi bünyesinden ayrıldığı Öso'ya bakalım:
1 ) http://redhacktv.web.tv/video/amerikan-kopegi-oso-katliam-yapiyor__ts30vxdxa2i
2) http://www.islamidavet.com/2013/10/12/osonun-suriyede-alevi-katliami-belgelendi/
İlginç bir şekilde,PYD'nin karşısında çatışan Işid'ın yaptığı her eylem, her vahşet ana haber bültenlerinde verilirken, Öso görmezden geliniyor, pas geçiliyor, çünkü bir kürt devleti kurma gayesi olan kişilere karşı değil Esad'a karşı savaşıyor.
Kafamızı kaldırıp dünya da olan biteni gözden geçirmeye başladıysak, İsrail'e temas etmemek olmaz, hakkını vereyim bizim medya bu konuda batı medyasına nazaran çok daha duyarlı. Batı da bu konuyla ilgili bu şekilde ana haber bülteni izleyemezsiniz. İsrail'in yaptıkları ya misilleme olarak anlatılır, ya da yalnızca askeri hedeflere saldırı olduğu.
1) https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eucaiyye_Katliam%C4%B1
2) http://www.timeturk.com/tr/2012/05/04/kurulusundan-bugune-israil-in-katliam-tablosu.html
Tüm bunlar bir hatırlatma, çünkü herkesin bildiğini, kulak aşinası olduğu şeylerdi. Ancak, açıkça bu durum gösteriyor ki, bizler yalnızca bizim bilmemiz istenen kadarını biliyoruz, hatırlamamız istenen kadarını hatırlıyoruz. Işid'e haklı olarak düşman olanlar, Öso'ya olmuyor, PKK'ya olmuyor PYD'ye olmuyor. Neden? Çünkü bize bunlar öğretilmiyor. Oysa ki hepsinin yaptığı aynı şey; İNSANLIĞI ÖLDÜRMEK.
Devam edelim, kdm bize sürekli olarak kendisinin çok daha önemli olduğunu kimi zaman bizim direkt olarak doğrudan olduğunu göremeyeceğimiz şekilde doğrudan, bazen de dolaylı olarak benimsetmeye çalışır.
Mesela, Charlie Hebdo saldırısı. Elbette ki kötü bir olaydır, elbette vahşettir, elbette haber değeri vardır. ANCAK, sırf Fransa'da, batı medeniyetinin başkentlerinden birisinde oldu diye, orada kaybedilen canlar, neden dünyanın geri kalanından daha kıymetli kabul edilmektedir? Irak'ta yaşanılan bir canlı bomba vakasında 50 kişinin ölmesi 1 dk yayımlanırken, Hedbo saldırısı neden haftalarca ve haber bültenlerinin yarısını işgal ederek yayımlanmıştır? Hadi birisi münferit olay, diğeri artık her zaman yaşanan olay diyeceğiz, o zaman neden Tayvan'da bir saldırı da 15 kişinin hayatını kaybetmesi de 1 dk yayınlanıyor? Veya Türkiye'de yaşanılan bir terör saldırısı neticesinde, örneğin belediye otobüsüne yapılan bir saldırı neticesinde ölen insanlar neden batı medyasında bu kadar yer bulmuyor? Doğu toplumlarının hiç birisinin batı medyası nezdinde iş gücü ve pazardan başka anlamı olmadığı için mi?
Bir örnek daha, 2-3 ay önce bir Alman şirketine ait uçak düştü, GermanWings uçağı. En az 2 hafta boyunca haberlerde ilk sırada yer aldı, BBC her gün 2 hafta boyunca en az 4-5 haber yaptı, Türk sayfaları da dahil olmak üzere. Düşen uçakta 160 civarı insan yaşamını yitirdi, Evet büyük olaydır.
AMA, bir doğu toplumu olan Malezya'ya ait olan , Malezya havayolları uçağı düştü, hatta füzeyle havadan korkunç biçimde düşürüldü, yine aynı firmanın bir uçağı da kayboldu,,sonradan düştüğü anlaşıldı. Bu iki olayda da, batı medyası Germanwings uçağına ayırdığı zamanın yarısını bu olaylara ayırdı mı? Yarı sayısı kadar haber yaptı mı? Üstelik Malezya uçaklarında kayıp bir seferde 270+ olmasına rağmen? Günlerce bu haberler ilk sıradan verildi mi?
Verilmedi. Neden? Çünkü batı, kendinden olana kıymet veriyor, çünkü kdm, esas olanın 'onlar' olduğunu bizlere benimsetmeye çalışıyor. Kıymetli insanların dünyanın orasında olduğunu, dünyanın geri kalanının anlam ifade etmediğini düşünüyor ve buna göre davranıyor. Akşam haberlerinde dünyanın her yerinde sadece batı için önemli olan gelişmeler izleniyor, lokal bir kaç hırsızlık/yangın olayı hariç..
Bizler, önümüze sunulan bu kısıtlı şeyleri çok zannediyoruz. Kafamızı sosyal medyadan, çok kısıtlı bilgi erişiminden kaldırmıyoruz. Kaldırmadığımız sürece de esas olarak dert edinmemiz gereken şeyleri dert edinmiyoruz. İçimizde biriken öfkeyi yine bizden istenen, izin verilen şekilde dışa vuruyoruz ama verdiğimiz şey tepki değil, yalnızca söyleneni yapmak oluyor.
Beyinlerimiz yontuluyor, Ermeni Soykırımı deyince akla yalnızca tehcir ve onlara saldıran eşkiyalar geliyor artık. Canlı canlı ateşe verilen Türk köylüler değil, Hınçak-Taşnak'ın vahşice yaptığı katliamlar değil, karnından çocuğu kesilerek alınan anneler , Ermeni çetelerince tecavüze uğrayan küçücük kızlar değil. Organları tek tek kesilen silahsız köylü erkekler değil. Neden? Çünkü kdm bunu istiyor, onun istediği düzen bu,kendisine itaat edecek, boyunduruğuna girecek olanın güçlenmesini istiyor, kendisini topraklarından atandan güç çalmasını istiyor köpeklerinin.
Bizim de önümüze bir şeyler koyuyor, neye tepki verileceğine o karar veriyor. Zihnimizi başka şeylerle meşgul etmeyelim diye tüm konuları önümüze koyuyor. Dünya'nın %70 ine yaşam hakkı tanınmazken, dünya gündemi, dünya nüfusunun %0.08 ini oluşturan bir kısmın elde ettiği cinsel kimliğini yaşayabilmek hakkı oluyor ve bunu destekleyince insanlar kendilerini duyarlı hissediyor, aydın hissediyor, bilmiş hissediyor. Limitlerin sonu yok.
Bizler, Işid'in ne kadar değişik öldürme şekillerine sahip olduğunu 5 milyonuncu kez izleyip tartışıp lanet okurken Arakan'da olanlar hakkında, Myanmar'da olanlar hakkında, Filistin hakkında düşünmek aklımıza gelmiyor, çünkü onlar hakkında Işid'ın aksine 5 milyon değil belki 2-3 haber ancak yapılıyor ve onlarda unutturuluyor.
Dikkatimizi, öfkemizi, insanlığımızı kendi istediği noktalara çekiyorlar.
Bizleri dünyanın refahının ve tüm imkanlarının %99'unun, dünya nüfusunun %1'inin elinde olmasını konuşacağımız yerde, dünyanın %70'inin temiz su bulamadığı için her gün ölümle yüz yüze olmasını konuşacağımız halde, celebratepride'ı dünyanın en önemli sorunu kabul edip ona göre davranıyoruz.
2.antiparantez, tüm farklılıkların öne sürülüp her kutuplaşmanın her ayrılıkçı düşüncenin destekleneceği zaten 21.yy için kdm tarafından planlanan bir şeydir. LGBT'den tutun feminizme, oradan etnik azınlıkların aşırılıkçı beklentilerinin kabul görmesine kadar verilen batı desteği, yüzyıllardır var olan böl parçala yönet anlayışının uzantısıdır, kdm, bu yüzyılın sonunda 1.100 adet devlet olmasını öngörmekte ve dünyanın daha çok sömürülmesi ve korku imparatorluğunun güçlenmesi için bu ayrılıkçı düşünceleri körüklemektedir.Bu durum ayrı bir yaz konusu olacaktır.
İronik olan, bu düşünceleri sahiplenenlerin, fanatiği olanların kendilerini emperyalizm karşıtı ve insanlık adına çalışan bireyler olarak addetmesidir.
İşte bu bu mevcut durum açıkça ortaya koymaktadır ki, yazının ana fikri olarak belirtmeye çalıştığım gibi, tepkilerimiz, hatta neye tepki vereceğimiz, neyi önemseyip önemsemeyeceğimiz,, neyi konuşacağımız, kime düşman olacağımız, düşmanımızla aynı şeyleri yapmasına rağmen kimi/neyi görmezden geleceğimiz, neyi unutup neyi sürekli gündemde tutacağımız, bizlere resmen pompalanıyor. Bunlara resme bizler adına karar veriliyor, bizler de boyun eğiyoruz, boyun eğmediğimizi zannederek, gurur duyarak.
İnternet tehlikesi sosyal medyayla bertaraf edildi, 140 karakterlik sınırlarla detaylı düşüncenin, geniş ifadelerin önüne set çekilmeye, zaten kısıtlanmış olan analiz yeteneği iyice köreltilmeye başlandı. İnternet'in bilgi verme gücü yine sosyal medyayla bertaraf oldu.
Diğer medya ise, zaten kontrol altında, ve bizi, milyarları kontrol etmekle meşgul, istenileni düşündürmek, istenilene tepki verdirmek, istenen tepkiyi verdirmek, ve istenileni hatırlatıp istenileni unutturmak için.