Faşist sayısında ki ciddi artış sizinde dikkatinizi çekmedi mi?
Evet evet, hani şu Türkiye bölünmemelidir diyen, askere yolladığı oğluna kına yakan , tek devlet diye ısrar eden pis faşistlerden bahsettiğimi sanacaktınız siz de. Ama maalesef.
Açık açık kürt milliyetçiliği yaptığı halde bunu solculuk kılıfına sokan, devletin çağırdığı mecburi askerlik görevini yapan masum 20 yaşında ki gençleri 'Faşist TC askeri huoaaaaağğğğ gebeeğğrr!' diye pusu kuranları özgürlük savaşçısı gören, halkların kardeşliği diye etrafta dolanıp bu kardeşlik için ayrı devleti şart gören pislik insanlardan bahsediyorum.
Ağır mı oldu? Hayır.
Lice'de katliam varmış duydunuz mu? 3 kişi pislik TC tarafından katledilmiş. Bu 3 kişi bayrak indiren, hepimizin vergileriyle yapılan halka açık yolu kapatan, ısrarla askere ateş açan gruptan değil mi? Taş veya sopadan bahsetmiyorum, gerçek mermiyle askere ateş açtılar. Bir çok asker ağır yaralı. Gerçek mermiye gerçek mermi, meşru müdafaadır en basit haliyle, hele ki saldırı toprak kazanmak için yapılıyorsa, kusura bakmayınız.
Bilindiği üzere ortada bir sorun var. 76 milyon insan aynı toprak parçası üzerinde yaşıyor.Bir çok ırk bu toprak parçası üzerinde varlığını devam ettiriyor, asırlardır.
Madem ülkemizin doğu tarafında Kürt kökenli insanlar çoğunlukta, elbette burada bu insanlara yönelik özel düzenlemelerin yapılması gerekir. Ancak bu durum ne özerklik gerektirir, ne de daha da komik bir şekilde savunulduğu gibi ayrı bir devletçik.
Kısaca ilk aklı geldiği şekliyle çözümleri irdelersek:
Bu bölgedeki okullarda Türkçe dersi ders saati olarak normale göre fazla verilmeli ki dil sorunu kısmen çözülebilsin, hala toplum içerisinde Türkçe konuşamayan insanlar var,bu engeli kaldırmak gerek. (faşist oldum vah vah) . Ancak, Türkçe sorununu hallettikten sonra, bazı derslerin Kürtçe verilmesinde , seçmeli Kürtçe dersinin verilmesinde hiç bir sakınca yok . Misal olarak Din dersleri , İngilizce derslerinin bazı kısımları, Kürtçe verilebilir. Ancak Kürtçe'nin çok öncelikli ve kapsamlı olarak öğretilmesinde ısrarcı olmaya gerek yok, dünyanın her yerinde konuşulan bir dil olmadığı gibi, İngilizce gibi bir yabancı dil öğretip kalifiye insan yetiştirip bölge insanın eğitim sorununu çözmeye çalışmak daha yerinde olur. Elbette seçmeli Kürtçe edebiyat gibi derslerde olabilir.
Böylelikle hem bölge insanı kendini asimile ediliyor hissetmez, hemde Türkçe bilmeme sorunu ortadan kalkmış olur.
Bir diğer husus günlük hayat üzerine, örneğin tabelalar. Açılım adı altında sadece Kürtçe tabelalar konuldu. Maalesef bu faşistliktir. Bencilliğin daniskasıdır. Ben Kürtçe bilmiyorum, ne eğitim aldım ne başka bir şey. Oraya gittiğim zaman o tabelaları okumam imkansız. Onun yerine hem Kürtçe hem Türkçe tabelalar hazırlanabilir. Bu şekilde dünyanın bir çok yerinde uygulama mevcut. Örneğin Kosova:
ABD nüfusunun ne kadarı ABD'li? Neredeyse hiç. Latin, Asyalı, Afrikalı bilimum insan orada yaşıyor. Ve uluslararası arenada hepsi ABD'li olduğunu kabul ediyor, ek olarak ırkını belirtiyor. Yani bir yerin vatandaşı olmak, sizi ırkınızdan koparmaz. Dolayısıyla Kürt ırkına mensup insanlar Türkiye vatandaşı olmakla bir şey kaybetmez, asimile olmaz. Her ırk ayrı devlet kursaydı, Dünya'da binlerce devlet olurdu. Irklara parçalanmak ülkeyi dünya sahnesinde güçsüz duruma düşürür, hem kopan hem koparılan zararlı çıkar. Zaten küresel güçlerin yegane hedefi küçük küçük devletler oluşturup tek merkezden yönetmekten ibarettir. Uluslararası planlamacılar içinde bulunduğumuz yüzyılın sonunda 1100 devlet öngörmektedir ki bu planın uygulamaya konulduğunu Libya'dan,Irak'tan açık seçik görebilirsiniz, 2 devletten 6-7 devlet oluştu neredeyse, aynı şey Suriye'ye yapılmaya çalışılıyor, Ukrayna'ya yapılmaya çalışılıyor, Türkiye'ye uygulanıyor , ama Türkiye iç savaş yoluyla değil, belli azınlıkların kışkırtılıp bir bölgede egemenlik hakkı istemesi şeklinde bölünmeye çalışılıyor.
Açlık oyunlarını izlediniz mi? Veya 1984'ü okudunuz mu?
Yani ayrı veya özerk bir devleti savunmak, savunanların sandığının aksine küresel kapitallerin çıkarına bir durumdur. Çarkların dönmesini sağlamaktadır. Bu yazıyı üniter yapının nasıl korunması gerektiğine ayırdığımdan bu konunun detaylarına başka bir yazıda gireceğim.
Türkiye'de yaşayan herkes Türk olmak zorunda değil. Türk bir ırkı simgeler. Dolayısıyla Türk ibaresi Anayasa gibi umumu ilgilendiren olgularda kullanılmamalıdır. Elbette ki her ırk tek tek sayılacak değildir. Zannediyorum vatandaş kavramı, bu durumun perhizidir. Ama gidipte herkese Türkiye'li deme saçmalığına da katılmıyorum. Türk olan Türktür, faşistlik adı altına alıp asimile etmeye gerek yok. Anayasamızda askeri zihniyetin eseri olarak kullanılmış bazı kelimelerin çıkarılması faydalı olabilir. Şunu kastediyorum, memur olmak için Türk olma şartı aranmakta, burada bunun yerine vatandaş kelimesi kullanıldığında hiç kimse ötekileştirilmiş olmaz.
Türk vatandaşı kavramını ise bir kalıp olarak görüyorum, Türkiye'ye vatandaşlığın bağıyla bağlı herkes Türk vatandaşıdır şeklinde bir tanımdan sonra kullanılmasında hiç bir sakınca yok.
Yani ırksal saçmalamalara girip Kürtlüğümüzü yaşayamıyoruz demeye gerek yok, çözümler açık ve net.
Bölge'ye yapılan yardımları baltalayıcı eylemlerde bulunanlara çok sert yaptırımlar getirilebilir. Örneğin özel cezalar öngörülebilir, zor işlerde devlet eliyle çalıştırılma gibi. Hem caydırıcı olur, hem de idam gibi çağdışı olmaz. İnsan haklarına aykırı da değil, en temel maksat caydırıcılık, ayrıca iradi bir olay, kimse sana bölge insanını mağdur et demedi, yaparsan cezanı çekersin şeklinde.
Gap tarzı kalkınma planlarıyla Doğu cazibe merkezi haline getirilmeli ve hem büyük şehirlerde ki yoğunluğu azaltmak hem de bölgeyi kalkındırmak amacıyla şehirlerde kötü koşullarda yaşayan vatandaşlar geri dönmeye teşvik edilip güzel koşullar sağlanabilir. Bu şekilde ekonomik sorunlarda yol alınabilir.
İlgilenenler için Gap projesiyle ilgili bilgiler :
http://www.gap.gov.tr/gap-eylem-plani/guneydogu-anadolu-projesi-eylem-plani/amac-ve-hedefler
Kürtçe TV'lerin olması kötü bir şey değil, elbette halen mevcut olan Türkçe bilmeyen Kürtler açısından yararlı ve de bir kültürün korunması açısından. Bu tarz butik bir kanalın varlığı faydalı olacaktır. Ancak içerik olarak daha kültürel şeylere yönelmeli, örneğim kimi zaman ulusal çapta izlenebilmesi için Türkçe olarak Kürt kültürünü yemeklerini vs. tanıtan programlar sunulabilir. Bu şekilde hem kültüre değer verilmiş olur, hem de kanal sadece bir ırka özel kurulmuş olmaktan çıkar.
Askerlikle ilgili ise zihniyet değişimi şart. Açıkçası komple herkesi kapsayan bir vicdani red gelmesini destekliyorum. Ancak askere alınan Kürtler içinde orada kendilerine yapılan kötü muamele sona ermeli. Bazı komutanlar bu konuda inanılmaz katı ve bu durum Kürt milliyetçiliğini körüklüyor. Orduya düşman bir Kürt halkı olmamalı, Kürt askerlere kendi dilleri yasaklanmamalı, bilhassa karşılıklı etkileşim olacak şekilde dersler düzenlenebilir, herkes kendi kültürünü tanıtır vs. Bir okul mantığında yani. Askerlikte bu şekilde daha az zaman kaybı haline gelmiş olur. Ordunun bizzat Doğu halkına yardım etmesi de halk-ordu barışıklığı açısından sık sık uygulanması gereken bir olay.
Bu arada bir dipnot olarak Öcalan bahsine değineyim, tüm bu bahsettiğim düzenlemelerle kendisinin uzaktan yakından alakası olmamalı, görüşleri alınmamalı. Öcalan bir katildir, hem Kürt halkına hem Türkiye Devleti'ne sayısız zarar vermiştir ve kişisel muafiyetlerden yararlandırılmas adaleti sarsar, hakkaniyetli olmaz . Suç işleyen cezasını çeker, neyin sembolü olarak görülürse görülsün.
Yani, çözümler bir dolu ve bunları aşağı yukarı az buçuk bir şeyler okuyan herkes düşünebilir, düşünmüştür. Ancak benim en çok önemsediğim etnik kimlik uğruna vatandaşlıktan vazgeçmenin meşru gösterilmesi. Kürt bir vatandaş Türk milli takımlarında Türk bayrağını taşıyabilir, onun ekmeğini suyunu içtiği ülke Türkiye'dir ve o ülkenin bayrağı odur çünkü. Bu durum Kürt olmasıan engel değildir. ABD' örneğinde söylediğim gibi. Bir çok örnekte olduğu gibi. Türkiye''ye vatandaşlık bağıyla bağlıdır ve bu yüzden Türkiye adına yarışabilir, uluslarası arenada Türkiye'nin menfaatlerini savunabilir, çünkü oranın vatandaşıdır, ırkı ne olursa olsun.
Sözün özü, kanımca yapılması gerekenler bunlardır. Elbette bir çok detay eklenebilir, ancak çözüm süreci, bayrak indirerek değil, bayrak altında birleşerek yapılmalıdır. Önümüze sunulan süreç safsatası , Batı'nın dayatmasından başka bir şey değildir. Biliyorsunuz BOP diye bir şey var. Ve uygulanıyor. Bir süreç olacaksa yukarıda bahsettiğim dönüşümleri , revizyonları içermeli, kimse yol kesmemeli KENDİ askerini öldürmemeli.
Suçlular cezasını çekmeli, öldürdüğü insanların vebalini, hücresinde çürüyerek geçirmeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder