12 Ocak 2014 Pazar

Biz de Yedik! Vol2: 'Tepeden' inme yalanlar..

Mantıksızlıklar ülkesiyiz. Ancak göz boyama konusunda , yapan ve maruz kalan olarak üstümüze yok.

Cari açık artar, dolayısıyla enflasyon artar, döviz artar, dolayısıyla mallar zamlanır , para değersizleşir.
Alım gücü düşer, halk fakirleşir. Cari açık artmasın diye bugüne kadar televizyonlarda bize dikte edilen hususlar neydi bir göz atalım:

- Lüks araçlara binmeyin
-Araç kullanımı çok yaygın , bu kadar kullanmayın
-Mazot ihracatı çok oluyor, o yüzden cari açık  var.
-İletişim gibi sektörlerde de dışa bağımlıyız, çok harcamamak gerekir.

Bu maddeler sıralanır, ardından işte bu yüzden cari açık artıyor, devlette projelere yeteri kadar ödenek ayrılamıyor denir , ardından AR-GE imkanlarımız kısıtlı denir ve bu yüzden halktan anlayış ve sağduyu beklenir. Yıllardır.

Peki halka bunları salık veren devlet erkanı, kendi mesleğini icra ederken, kendi hayatını yaşarken, kendi yaptığı projelerde bunlara ne derece riayet ediyor? Yani,tüm bu söylemler bir göz boyama mı , dediğimi yap, yaptığımı yapma hastalıklı zihniyetinin eseri mi  yoksa gerçekten tutarlı mı davranılmış?  Şu son söylediğime ihtimal vermiş olmadığınızı umuyorum.

Konuya dönersek,  yukarıda saydığım ilk maddeye bir göz atıp bir iki hesap yapalım, Türkiye'de yasa gereği değeri belirli bir miktarın üzerinde olan araçlar makam arabası olamıyor. Yani satın alınamıyor. Onun yerine yüce devlet erkanımız çözümü bulmuş: Kiralama.  Lüks araçlar kiralanıyor, 2 yılda zaten araçların ederi kadar kira bedeli ödenip devlet korkunç şekilde zarara sokuluyor. Gelelim carı açığa etkisine, Türkiye'de kaç tane makam arabası var biliyor musunuz? Tam 90.0000 (doksanbin) tane. Söz gelimi bu rakam dünya otomobil endüstrisine hükmeden Almanya'da 15 bin mesela, ya da fakir fukara Japonya'da 12 bin..

Araç sayısı     Ek olarak:

Ancak biz bu ülkelerin hepsinden daha çok 'gelişkin' olduğumuz için , bizde 90 bin adet araç var.
Bu araçların tükettikleri yakıtlarla cari açığa etkilerine basit matematiksel hesaplarla bakalım:

- Ortalama 10 litre yakan bir araç ( 20 yakanı da var  7 yakanıda , en iyi ihtimali düşündüm), makam aracı olarak kullanıldığı için yıllık minimum 20 bin kilometre civarı yapacaktır.

Yani bir araç, bir yılda tamı tamına 2.000 litre yakıt tüketecektir. Bu rakamı hemen 90.000 ile çarptığımızda ise ortaya çıkan tablo: 18.000.000.000 litre olarak karşımıza çıkacaktır, yani yazıyla 18 MİLYAR LİTRE.

Devletin kendi kendisinden vergi almayacağını göz önünde tutup bir maliyet hesabı yaptığımızda ise, bir litre yakıtın ortalama rafineri çıkış fiyatı 1.60 lira, yani 1 yıllık makam araçlarının vergisiz halde yakıt maliyeti :
28.800.000.000 ( yirmisekizmilyar800milyon) Tl olarak karşımıza çıkıyor.

Peki bu rakam makam aracı sayısı Almanya kadar olsaydı ne kadar olurdu? Hemen hesaplayalım,  2.400.000.000 litre, yani 2 milyar 400 litrelik bir kullanım, 3.840.000.000 liralik bir maliyet olacaktı.

Yani eğer makam aracı sayısı Almanya'daki kadar olsaydı Türkiye her yıl tam 25 milyar Tl daha az yakıt parası ödeyecekti. Ha bu arada cari açık ne kadar mı? 313 Milyar dolar . Yani cari açığın neredeyse %10 luk bir kısmı sırf makam araçları yüzünden ortaya çıkıyor, ama bizim Fiat'a binmemizde bir sorun yok.

Bir diğer örnek, bu söylemlerin yapılan projelere yansıtılmadığı. İstanbul'a metrobüs yapıldı. Aşırı noksan bir proje olmakla beraber, cari açığı inanılmaz arttırdığını düşünüyorum nitekim metrobüsler Dizel, yani mazotla çalışıyorlar, mazot ise bizim yegane ithalat ürünümüz.

Daha önceki yazılarımda dışarı benzin sattığımızı söylemiştim, mazotu ise fazlasıyla ithal ediyoruz. Şimdi biz bu metrobüsleri mazotlu yapmakla, mazot ithalatını arttırmadık mı? Ne kadar etkisi olur ki, altı üstü bir proje mi diyorsunuz?
Hesaplayalım: Metrobüs hattında  274 araç var, buyurun kaynak: Kaç adet metrobüs var?

Hattın topla uzunluğu ise 50 kilometre.  Hat uzunluğu

Biz her gün aktif olarak 100 aracın sürekli dolaşım yaptığını varsayalım, günde ortalama 100 araç, 10 sefer git gel yapabilir, bir araç günde 500 kilometre, 100 araç ise günde 50.000 kilometre yapar.

Metrobüsler Fiat Albea olmadıklarından 100 kilometre de 30 litrelik bir yakıt tüketimleri var minimum. Yani bir araç günde tam 150 litre mazot tüketiyor, 100 araç 15.000 litre mazot tüketiyor. Sadece bir günde.

Yıllık bazda baktığımızda ise 547.500.000 yani beşyüzkırkyedimilyonbeşyüzbin litre mazot tüketiliyor.

Yani bu rakam cari açığa, vergisiz fiyattan hesaplandığında, 87.600.000.000 , 87 milyar 600 milyon tl olarak yansıyor.Biz bu projeyi , elektrikli yapsaydık, bir kısım araçları benzinli yapsaydık,ucuza yurt dışına sattığımız benzini burada kullansaydık cari açığa etkisi epeyce olurdu. Yani metrobüsü yapmakla iş bitmiyor, bir proje yapılacaksa, her şeyinin iyi hesaplanmış olması gerekiyor, bu arada bu 87 milyar lira, cari açığın yaklaşık %25'i. Buradan bahsettiğimiz gibi bir sistem olsa idi, en az %10 tasarruf sağlanırdı.

Şimdi Lale devrine gelelim, bizlere yapamıyoruz edemiyoruz, çünkü devlette ödenek kısıtlı, bütçemiz yetmedi okul yapamadık, yeteri kadar alt yapı hizmeti olmadı çünkü devletin imkanları kısıtlı, memura zam yapamadık devletin parası biter diyen milletvekillerinin bu ülkeye maliyetine bakalım bir de.

Mecliste 550 milletvekili var, her vekilin 3 adet danışman hakkı var ve bu danışmanların en düşüğü 3.700 lira, ilk danışman olanıysa 4.500 lira maaş almakta. Milletvekillerinin kendi maaşlarıysa 13.400 lira .

Ayrıca bir milletvekili, vekillik dönemi bitince emekli olup oradan da 3.500 liralık bir maaş alıyor ve tüm sosyal haklara sahip bulunuyor.

İlk olarak , ödenekler, maaşları, sekreterleriyle bir vekilin maliyetine bakalım.

Maaş : 13.400 lira  maaş
3 adet danışmanın toplam maaşları: 12.000 lira   Danışman maaşları
Aylık iletişim ödeneği: 2.000 lira ( yıllık 23 bin Tl iletişim yardımı alıyorlar)
Aylık ek ödenekleri: maaşlarının yarısı, yani 6.700 lira.

Bir vekilin sadece aylık aktif gideri: 34.100 lira.

Mecliste kaç vekil vardı, 550, yani meclisin bir aylık vekil gideri: 18.755.000 yani 18 milyon yediyüz 55 milyon tl. Bunu yıllık olarak hesapladığımızda ise 224 milyon tl yapıyor.

Bir okulun maliyeti 2 milyon lira, bir sağlık ocağı 400 bin liraya yapılabiliyor.

Ayrıca, düğünlerde altın takıyoruz maaş yetmez tabii ki yiyeceğiz diyen milletvekillerine de cevap verelim:

Hadi ayda 4 düğüne git, hadi dış kapının dış mandalı olmana rağmen gösteriş için tam altın takmış ol, bugün tam altın 600 lira, 4*600= 2.400 Tl.  Maaş? 13 .400 lira, ek ödenek? 6.700 lira, iletişim yardımı: 2.000 lira.

Çay parası oluyormuş, yemek parası oluyormuş, bunlar çok masraflıymış milletvekilleri bu yüzden geçinemiyormuş. Ödenek dediğimiz şey zaten tüm bunlar için var. Yani sen o masrafları kaldırabil diye zaten ödenek alıyorsun, fazla fazla hemde, bir günlük yemek gideri çay vs. 100 liradan 20 iş gününden hesaplarsak 2.000 lira eder.  Hesaplıyorum hesaplıyorum bir türlü geçinememezlik durumu ortaya çıkartamıyorum. Ortada alınan 21 bin lira maaş var, sabit giderler 5 bin lira tutuyor keyfi olmalarına rağmen , 16 bin lira kalıyor , ama vekil, ticaretle uğraşmasını meşru göstermek için geçinemiyorum diyor. El -insaf. Bu ülkede 30 milyon insan Asgari ücretle geçiniyor.

Bizim vekillerimizin ne denli saltanat sürdüğünün kanıtı , buyurun: Vekillerin saltanatı  .


Bence, vekillerin ticaretle uğraşması yasaklansın. Vekil olma anlarından itibaren, kendileri ve 1. derece yakınları ticaretle uğraşamasın.

Peki yapılır mı böyle bir şey? Yapılmaz. Neden? Çünkü o zaman geçinemezler.*

Çok ağır şartlarda çalıştıklarından uykularında koyun saymaya başlamış bu güzel vekillerimizin güzel fotoğrafıyla bitireyim :












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder