İnsan öldürmek suçtur, o kişinin ailesine ve yakınlarına ödeyeceğiniz tazminat dışında , sırf kamu düzenini bozduğunuz için kamu davası görülür ve bunun neticesinde bir ceza verilir.
Hırsızlık suçtur, sırf malını çaldığınız kişiye verdiğiniz zarardan değil, kamu düzenini bozduğunuz için de yine kamu davası görülür ve mahkumiyet söz konusu olur.
Yere tükürmek ise bir kabahattir, yerlerde ki tozları kirlettiğiniz için kabahat işlersiniz ve idarece bir yaptırım uygulanır, kınama, uyarma veya idari para cezası gibi.
Aynı şekilde, evinizde beslediğiniz masum,savunmasız, bir can taşıyan , duyguları dahi olan ve acı çekme yetisine sahip bir hayvanı öldürdüğünüzde de kabahat işlemiş sayılırsınız, idari para cezasına çarptırılır,öder ve kurtulursunuz. Yani mevcut kanunlarımıza göre işkenceyle hayvan öldürmek ile yere tükürmek arasında nitelik olarak hiç bir fark yoktur. İkisi de kabahatler kanununda düzenlenmiştir, buna düzenlemek denirse tabi.
İlk başta değindiğimiz kamu düzeni kavramına bakalım, biraz düşündüğümüz zaman sözlük kullanmadan da bir tanım oluşturabiliriz, kamu düzeni dediğimiz şey, toplumun huzur ve güven içinde olması, bireylerin fiziksel ve psişik olarak sağlığının yerinde olması ve günlük işlerin bu kapsamda yürütülmesi durumudur.
Hırsızlık, adam öldürme , adam yaralama gibi suçlar toplumun bu sağlıklı işleyişine zarar verdiği için kamu davası ile de yaptırıma bağlanır ve ceza görülür, hepsi suç olarak düzenlenmiştir, çünkü bu bahsettiğim düzen bozulmuştur, insanlar kendilerini fiziksel ve psikolojik sağlıklı hissetmekten yoksun kalmış, güven ve huzura gölge düşmüştür.
Tam da bu noktada, bu haftanın gündemi olan ve 3 günde unutulan işkence ile sahiplendiği kediyi öldüren failin olayına bakalım.
Bu olay kamu düzenini bozdu mu ? Kamu düzenini tehdit etti mi? Bir hırsızlık olayı kadar kamu düzenine halel getirdi mi? Bu sorulara yanıt arayalım.
Bu olayı duyan kaç kişi o an üzülmedi? Kaç kişi o iş günü içerisinde kendini işine tam manasıyla verebildi? Kaç kişi bu olay aklına geldiğinde duraksayıp günlük işlerini aksatmadı? Kaç kişi bu olay yüzünden toplumsal yozlaşmayı görüp topluma ve kamu düzenine dair güven kaybı yaşamadı? Kaç kişinin diğer insanlara olan bakışı daha olumsuzlaşmadı?
Burada sorduğum kaç kişiler, sayıca epeyce az olacaktır. Toplum olarak bu olaydan etkilendiğimiz ve tanımını verdiğim kamu düzeninin bozulduğu da apaçık ortadadır.
Kamu düzenine halel getirmek ise kamu davası ile yaptırıma bağlanması gereken bir suçtur. Özel hukukun bir çok kanun maddesinde değinilen normal insan kavramında ki normal bir insanın bir hayvana işkence edilmesinden etkilenmemesi mümkün değildir. Bugüne kadar yapılan tüm sosyolojik ve psikolojik çalışmalara göre de toplumun geneli normal insan statüsünde olduğundan, toplumun bu olaydan etkilenmemesi ve dolayısı ile kamu düzeninin bozulmaması mümkün değildir.
Bu kadar açık bir şekilde kamu düzeninin bozulduğu ortada iken, mevcut düzende bu durum yok sayılıyor.
Hayvanlara işkence sadece kabahat olarak görülüyor ve kabahatler kanunu niteliği gereği bir idare kanunu olduğu için, yani muhattabı mahkemelerden çok idare olduğu için, idare dediğimiz kavramından yine aynı kanundan mütevellit yapabileceği en ağır şey para cezası kesmek olduğu için bugün Eskişehir'de ki olayın faili teknik olarak suçlu değildir, kabahatlidir. Dolayısıyla aldığı ceza da bu doğrultuda olmuştur.
Tüm bunlardan hareketle varmak istediğim sonuç, hayvanlara işkence etme, yaralama veya öldürme hususlarının kabahatler kanununda değil de ceza kanunlarında düzenlenmesi, yaptırımının ağırlaştırılması, caydırıcı olması, kamu düzenini bozan bir durum olduğunun kanun koyucu tarafından kabul edilmesi ve bu suçu (müsaadenizle suç demek istiyorum) işleyenin kamu düzenini bozmaktan da yargılanması ve kamu davasının da bu doğrultu da görülmesi, kanun koyuculara hayvanların da can taşıdığının, acı çekebildiğinin, ecelleriyle ölebildiklerinin yani öldürülmeye ihtiyaçları olmadığının , kanunun var oluşundan beri süregelen zayıfı koruma iddiasında ki zayıf taraf olarak yer aldıklarının yani kanunun korumasına ihtiyaç duyduklarının hatırlatılması, ve bu bağlamda çalışmalar yapılmasıdır.
Ben burada sinekte canlıdır, böcekte canlıdır veya sığırları kesip yiyoruz gibi bir cümlede aşılabilecek aklı selim olmayan tezlere yanıt vermek istemiyorum, vermek istediğim mesaj bellidir, sarihtir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder