Devlet bir topluluk, hükumet bir aracı, imiş. Belki gelişmekte olan ülke olmamızdan ileri gelen, belki bu kadar gelişebilen ülkeler kategorisine sokulmamıza sebep, belki de tembelliğimizden ses çıkartmadığımız, kahve köşelerinde ve aile meclislerinde dillendirdiğimiz, genelin bildiği, 'çözülebilitesi var aslında' dediği ama asla çözüm üretmediği bazı sorunları derlemek, naçizane görüşlerimle pratik çözümler üretmek ve bu olgusallaşmış konuyu biraz öne çıkartmak istedim. Bu yazımda benzin fiyatları ve trafik sorununu, aynı ana fikir altında başka bir yazımda ise , yine herkesin bildiği ve yuvarlak şekilde konuştuğu diğer konuları ele alacağım.
İlk olarak, eğer Türkiye'de yaşıyorsanız, vatandaşlığın en temel şartı pahalı benzin fiyatlarını kabullenip yine de her yere tek başına özel araçla gitme durumunda olmaktır. Bugün, 16.12.2013 tarihinde benzinin litre fiyat tamı tamına: 4.89 lira. Yani neredeyse 5 lira. Benzinden alınan vergiler zaten sağır sultanın dahi malumatında olduğundan kısa bir hatırlatma ile geçeyim, bir litre benzinin vergisiz fiyatı 1.70 lira. Yani bir litre benzin almak için ödediğimiz fiyatın , 4.89'un %70'i vergi. Böyle söyleyince de fahiş olmakla beraber, bir de toplama işleminin değişme özelliğinden faydalanıp oranı bir de vergisiz halden vergili hale getirmek için hesaplayalım: 1.70 Tl, 4.89 tl oluyor, yani tamı tamına 3 katına çıkıyor, bu açıdan bakıldığında bir litre benzinde %70 vergi mi var? Yoksa %300 vergi mi var? Israrla %70 denip fahiş olduğunun devlet erkanınca kabul edilmesinin sebebi, insanları bu tarz bir düşünceye meyletmekten alıkoymak değil midir? Yani, evet , devlette çok vergi aldığını kabul ediyor, %70, gerçekten çok, demek ki başka bir bakış açısı yok bu olaya , şeklinde bir kanı uyandırılması ne kadar oluyor değil mi? İşkembe-i Kübra'dan argüman sunmadığımı kanıtlamak için buyurun benzinden alınan vergilerle alakalı haberler ve benzinin vergisiz rafineri çıkış fiyatı:
vergi oranı ----- ek kaynak
Bu kadarı matematik ve mantık işleminden sonra, çözüm meselesine dönelim, bir çoğunuz büyük ihtimalle bilmiyor ama, devlet, dikkatinizi çekerim, 'YURT İÇİNDE TÜKETİLEMEDİĞİ İÇİN' benzini dış ülkelere 1.70 LİRADAN SATIYOR. Ne kadar ironik değil mi? Ben , Fedai Devletbilir, bugün bir litre benzin almak için pompaya yanaştığımda 4.89 lira ödüyorum,ama Hans beyefendi, benim devletimin 1.70'ten kendisine sattığı benzini kullanıyor. Evet , içler acısı, ama gerçek. Buyurun konuya ilişkin bir kaç kaynak:haber haber2
Haberlere biraz göz attığınız zaman zaten benim de varmak istediğim noktayı hemen hemen kestirmişsinizdir. Umarım. Şimdi, madem ki biz bu benzini tüketemediğimiz için yurt dışına 1.70 gibi komik bir fiyattan satıyoruz, o zaman yurt dışına bu kadar az fiyattan satmak yerine, iç piyasada fiyatı düşürüp, dolayısıyla talebi ve tüketimi arttırıp, yurt dışına sattığmız benzini iç piyasada daha pahalıdan sunarak hem devlet açısından karlılık, hemde vatandaş açısından karlılık yaratamaz mıyız?
Sistem şöyle gelişecek, bugün ki fiyatlar üzerinden %20'lik bir vergi indirimine gidilecek, buna ek olarak benzinden rafineri ve dağıtıcı karı da kısıtlanacak ki daha iyi bir indirime gidilebilsin, yani hedef olarka %22. civarı bir indirim söz konusu olacak, bu fiyatlara nasıl yansıyacak, 4.89 olan fiyat %22 uculazlarsa, 3.85 oluverir. Eh , benzin 3.85 olunca da son dönemin trendi olan dizel araçlara talep azalır, benzinli araçlar tercih edilir ve böylece yurt dışına 1.70'ten karsız satılan benzin, yurt içinde kar ile satılıp tüketilir, hem vatandaşın işine gelir, hem devletin işine gelir. Ayrıca, başlıca cari açık kaynağımız olan mazot tüketimi de azalacağından cari açık azalır, bu açık azalırsa enflasyon azalır, büyüme artar, kısacası refah düzeyimiz olumlu yönde etkilenir.
Gelgelelim, hiç bir devlet büyüğümüzün bu konuda attığı somut bir adım yok, konuyu dillendirip ses getiren bir medya kurumunun da esamesi okunmuyor. Uydurma cümlelerle konu geçiştirilip gidiyor.
Benzin problemini kağıt üzerinde epeyce hafifletip çözdükten sonra ülkeyi kurtarmanın başka bir kısmına geçebiliriz. Benzinle başladım, yazıyı ilintili bir konu olan trafik meselesini açarak devam ettireyim ve bitireyim.
Büyük şehirlerde, özellikle İstanbulda iseniz, trafik hayatınızdan çalan bir düşmana dönüşüyor.
Strese giriyorsunuz, yoruluyorsunuz, yıpranıyorsunuz, zaman harcıyorsunuz, daha fazla yakıt ve bundan dolayı daha fazla para harcıyorsunuz, aracınızı daha fazla yıpratıyorsunuz, aracınız yoksa toplu taşıma da çektiğiniz eziyetin süresi artıyor, iş -okul yorgunluğuna ek olarak bir de trafik boyutu ekleniyor işin.
Bir İstanbul'lu, bugün, ev-iş veya ev- okul arası ortalama 15 km 'den hesap edildiğinde, 1 saat 15 dakika gidiş, 1 saat 15 dakika geliş olmak üzere ortalama 2.30 saatini trafikte harcıyor. Her gün 2.30 saat trafikte harcamak demek, hafta sonlarını çıkartırsak, ayda 50 saat, yılda 600 saat, yan, 600/24 = 25 gün, bir yılda tam 25 günümüz trafikte stres altında yıpranarak, daha fazla yaşlanarak geçiyor.
Trafiğin normal seviyede olduğunu düşümdüğünüz zaman, bu süre yarı yarıya azalır, her gün kendinize ayıracağınız 1 saat fazlanız olmakla beraber, yorulmadığınız için daha kaliteli zaman geçirebilir, trafikte daha fazla yakıt tüketmediğiniz için maddi olarak daha iyi durumda olabilir, stresiniz azaldığı için daha az yıpranabilirsiniz.
Trafik sorununun kendimce önemini açıklamaya çalıştıktan sonra, yolda yürüyen vatandaş olarak gözlemlerime ve önerilerime geçeyim:
Hiç öyle kavşak yapalım, köprü yapalım tarzı mühendisimsi önerilere girmek istemiyorum, günlük hayatında ki sıkıntıları gidermek isteyen herhangi birisi ne düşünürse, onları yazacağım.
En basit mevzu, trafik ışıkları. Trafik yoğunluğuna bağlı olarak saatler arasında farklı yanma süreleri olan ışıklar kullanılabilir. Örneğin, bir yolun sağ tarafı akşam çok yoğun oluyorsa, akşam saatlerinde orada ki ışık daha fazla yeşil yanabilir.
- Koskoca Vatan Caddesinde, yanlış saymadıysam 6 ışık var. Ve bunların 3 tanesi yaya ışığı . Her ışık 20 saniye kadar yayalara yeşil araçlara kırmızı yanıyor. Yani bir günlük zaman diliminde ışıklaırn aktif olmadığı 6 saati çıkartırsak tam 6 saat yayalara yeşil, araçlara kırmızı yanıyor, yani trafik 6 saat duruyor bir günde. Şimdi, eğer trafiğin yoğun olduğu bu tarz yerlere yayalar için ışık yapılmayıp üst geçit yapılırsa, trafik hiç durmaz. Bir dakikada yaklaşık 50 araç geçiyor bir ışıktan, saatte,3.000 araç, günde tam 18.000 araç eder. Yani 18 bin araçlık bir fark oluşur Vatan Caddesinde. bu örneği her yere uygulamak mümkün. Trafiğin bu kadar keşmekeş haline döndüğü bugünlerde, trafiği katleden ışıklar yerine üst geçit yapılması trafiğin rahatlaması açısından yararlı olacaktır. Hesap ortada.
- Mahalle aralarını tenzih ederek, otobüs duraklarının şerit kapatmasının ne kadar saçma bir durum oldığunu söylemek istiyorum. Şöyle ki , 2 veya 3 şeritli bir yolda ilerliyorsunuz, önünüzde ki otobüs zınk diye duruyor. Ve siz bir yan şeride geçmek için hamle yapıp o şeridi de tıkıyorsunuz. Böylece özellikle yoğun saatlerde trafik daha da çekilmez hal alıyor. Önerim, otobüs duraklarının şeridin içine doğru yolun genişletilmesi suretiyle trafiğin akışını engellemeyecek hale sokulması.
Mesela şöyle saçma bir durak örnek olabilir:
- Dolmuşların istediği yerde yolcu alıp bırakmaları kesinlikle ağır yaptırıma bağlanmalı. Zira hemen hemen hepsi trafik kasabı gibi davranıp istedikleri yerde duruyorlar, yeşil ışıkta duranlarına her gün rastlamanız olası. Trafik olmayacakken oluveriyor.
-Gişeler. Madem artık gişe trafiği diye bir şey bu kadar bariz, neden kaldırmıyoruz? Ortalama 100 km ile gelen araçlar gişeden geçmek için 50 km 'ye düşürüyorlar hızlarını. Böylece trafik yavaşlıyor ve domino etkisiyle durma noktasına dahi geliyor. Çözüm olarak, yıllık yol kullanım bedeli veya kullandığın kadar öde tarzında bir sistem gelebilir. Bir çok ülke de uygulanıyor. İstanbul gibi dünyanın en kalabalık 2. trafiğinin olduğu , Dünya'da en çok dur-kalk yapılınan yerinde, gişelerin hala bulunması çok saçma.
-Raylı sistemlerin gelişmesi gerektiği zaten malumunuz. Toplu ulaşıma denizden yaklaşmak istiyorum
Bakırköy'den, Küçükçekmece taraflarından, hatta Eyüp taraflarından, Sütlüce ve Halicin sokulduğu en dip köşeye kadar , bu yerlerden her gün milyonlarca insan Eminönü, Beşiktaş, Kabataş istikametine gidiyor, karşıya geçiyor. Bu yerlerden , sık ve düzenli olarak çalışan Vapur seferleri olsa, trafiğin azalması işten bile olmazdı. Deniz ulaşımı, hem güvenli, hem maliyeti az olan , bir can simidi olabilir. Bunun için etkin kullanılması şart.
Yazım epeyce uzun oldu, bu tarz bir kaç çözüm daha getirilebilir, bunlar uygulaması çok kolay şeyler aslında. Kavşak yapmaktan, bağlantı yolları inşa etmekten, şehirn kuzeyini yerler bir edip yeni bir şehir kurmaktan çok daha kolay çözümlenir.
Ancak bunlar için, devletin devlet olduğunu hatırlaması, hizmetin sadece rant kapısı olan işlerle değil, pratik çözümler sunarakta uygulamaya geçirilebileceğini idrak etmesi gerekir. Metrobüs gibi, Topkap-Habipler metrosu gibi, uydurma projelerle çözüm değil, ancak problem sunulur.
Slotz Casino - New York - Mapyro
YanıtlaSilThe 구리 출장안마 newest in the casino industry, 계룡 출장샵 the Slotz Casino boasts a 안동 출장샵 wide variety of 군포 출장샵 games. Each game has a 양산 출장마사지 wide selection of unique themes and variations,